beyazıttayım..

meydanda, senin hiç farketmediin bi kaldırım taşının üstünde.
o kötü akşamdan sonra sabah kalkıp derse gitmeye halim olmadını biliodm ama onu görürüm belki herşey düzelir umuduyla attım kendimi dışarı. yol uzundu karşılaşıp sarılmamızı tekrar tekrar hayal edicek kadar. aradım.. 5dkcık görim seni dedim merak etmiştim.. gelemezmiş, olsun önemli diildi ki ben giderdim.
oturuodu arkası dönük, dönüp gülümsicek sandım. yani nekdar zor olabilirdi ki..
zormuş.. en can acıtan bakışlarını takınmıştı yüzüne. oysa görseniz bana bakıp gülümsemesi öle yakışıodu ki ona. gülümsedim ben görünce onu koca ağzımla sırıtmak benim elimde olmadan gerçekleşirdi zatn genelde:) öptüm yanaklarından. öpmedi..
noooluuuurr dedim. uzatmasak olmazmıydı. çok mu kırılmıştı çok mu kızmıştı nelere? dünden kalma, ağlamaktan renkleri açılmış, şiş gözlerle bakıodum, başımda ağrı ,midemde bulantı, beynimde şuursuzluk.. ihtiyacım vardı, inat etme seninde ihtiyacın yok mu bende dinlenmeye..
düşününce insana kolay geliodu. son zamanlarda çok fazla kırılmıştım, bunuda anlatmaya çalışrken sıkmıştım onu. yinede elimden tutar sanmıştım, sonuçta nelerden dönülmüştü, hem o beni kırmasa ne sorun olabilrdi ki.. öle basit gözüküodu işte uzaktan. her gün umutla heyo die ufak bişler yaptım. bendeki sihirli deynek misali herşey düzelir sandım. kim taktı bana bu pembe gözlükleri bende bilmiorum. ama şimdi gerçekle burun burunaydım. 'kolay diilmiş demek ki yoksa nie sevdiinin elini tutmasın, çoook zormuş demekki neden suratına bakmasın sarılmasın' dedim.
gitme vakti.. hadi görüşürüz dedi. beyazıt meydanındaydım. aklıma kazınmış, her gördüümde, her aklıma geldiinde aynı şeyi yaşatan bi kaldırım taşının üstünde. ve öylecene gitti... bekledimi, benim ona arkamı dönüp gidemicemi bile bile mi gitti.. durup arkasını döndü sonra:)( o an gözleri olmak isterdim. nasıl göründümü ne oldumu öğrenmek için. ne kadar çirkin oldumu bende görmek isterdim. ancak böle anlayabilrdim gitmelerini ve hakverebilrdim ona. eliyle 'git' işareti yaptı uzaktan, döndü, gitti..
ben hereşeyi o taştan izledim. sanki o giderken bi yandan dünya daa da büyüdü gözümde, beyazıt daha büyük, daha kalabalık, ben daha küçük, daha yalnız, bu yazı gibi başarısız..
vazgeçtim hatta anlatmıorum, hiç bi kelimenin dolgunluğu yetmio ki anlatmaya. gözlerim, ellerim, iç organlarım tek tek konuşsa belki bi özetimi çıkarırlar benim..
ben orda kaldım. hala, hep, şuan, demin, sonra ordayım, izliorum gidişini.. o, geri döner umutlarımı ekmek kırıntısı gibi yollara saça saça, elleri cebinde yürüo...

Yorumlar

Popüler Yayınlar